Topaç
Gülayşe Koçak’ın son romanı Topaç, farkında olmadan daldığı uykudan uyandırılmaya çalışılan bir toplumun yaşadığı kâbusu anlatıyor.
“Topaç hızlanmaya başlamıştır bile, renkler de hafiften flulaşmaya başlar: Önce, acı çekenlere karşı genel bir duyarsızlık örnekleri sıralamakla bitmeyecek derken doz, hafifçe ama giderek artar, yeni oyunlar, yeni zevkler türer: sokak çocuklarını zevk için bir taraf ölene kadar dövüştürmek, sokak çocuklarının itlafı, Vahşi Çocuklar’ın avlanması... Aman, hangi birini düşüneceğimi şaşırdım. Ondan sonra artık öyle bir noktaya geldik ki, her şey sarhoş bir uğultu içinde eriyor, çılgınca dönen bir atlıkarıncadan bakılan dünya, karmaşık, karmakarışık olmaktan çıkıp, rengârenk bir topacın birbiri içine eriyerek beyazlaşıveren renkleri gibi, birden basit bir sükûnet ve küntlük halini alıyor...”
Haz için oynadıkları oyunlarla tatmin olmayıp, bu oyunların yerine buldukları vahşi oyunlarla yüzleşip, hayata tekrar dönebilecek kadar güçlü mü Topaç’ın dünyasındaki insanlar?
Birbirlerinin sesini bile duymaya dayanamayıp taktıkları filtreleri, birbirlerini görmemek için kullandıkları özlükleri çıkarınca yaşayabilecekler mi?
Topaç, içinde uzay gemilerinin, korkunç yaratıkların olmadığı bir bilimkurgu. Gülmenin mümkün olmadığı bir mizah romanı. Kimsenin pek düşlemek istemeyeceği türden bir fantezi.
Ürüne ait yorum bulunmamaktadır.