Postaneye Asla Yalnız Gitme
Çeviri: Sona Özzakar “Şu fıkrayı bilir misin? Lenin dirilir ve devrimin gidişatını öğrenmek için Pravda gazetesinin eski ciltlerini okumak ister. Bir süre sonra kafasını ciltlerden kaldırıp şöyle der: ‘Korkarım baştan başlamamız gerekecek.’”
KGB, FBI, Stasi... Mafya, gazeteciler, ajanlar...
Juliet’ler, Romeo’lar... Amerikalı damatlar, Rus gelinler...
SSCB’nin yasak kentleri, Moskova’nın gizli yeraltı şehri... hepsi Postaneye Asla Yalnız Gitme’de.
Berlin Duvarı nasıl yıkıldı? Devrim kahramanı Pavlik Morozov gerçekten öldürülmüş müydü? Sosyalist rejimde gerçek aşk mümkün mü?... Ve elbette, neden postaneye asla yalnız gitmemeli?
Yunanistan’ın önde gelen gazetecilerinden Stelyo Kuloğlu, Moskova’da muhabirlik yaptığı yıllardaki deneyimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı romanda perestroika döneminde geçen bir casusluk hikâyesi anlatıyor.
“John le Carré geleneğine sadık, tam anlamıyla bir siyasi gerilim romanı.”
Dimostenis Kurtovik, Ta Nea
“KGB’nin merkezine gelmiştik. (...) Çok özel bir mesele söz konusu olmalıydı, zira gizli servislerin en gizlisine giren ilk Batılı gazeteci bendim.”
“(...) Birkaç saat içerisinde McDonalds’ın önünde oluşan kuyruk, Lenin’in mozolesinin önündekinden çok daha uzundu. Ünlü bir talk şovcu McDonalds’ın açılmasının Sovyetler Birliğinde demokrasinin ilk işareti olduğunu belirtmişti.”
“Çekoslovakyalının biri, üç dileğini yerine getirmesi karşılığında cini serbest bırakmaya söz verir. Çekoslovakyalının üç dileği de aynıdır: Geri püskürtülmeleri koşulu ile, Çinlilerin üç defa Çekoslovakya’yı işgal etme girişiminde bulunması. ‘Tamam, dileğini gerçekleştireceğim,’ der cin, ‘ama aynı şeyi niye üç kere istediğini anlayamadım.’ Çekoslovakyalı, ‘Sovyetler Birliğinin üzerinden altı kere geçmeleri için,’ diye yanıt verir.”