Düğün Birahanesi
Ne olursa olsun, bu birahane gelinlerin eski sevgililerinin efkârı için yapılmıştı düğün salonunun dibine. O akşamki gelin bir başka gelin de olsa...
“Biz iyiyiz,” dedi Akın, “kimsenin hayatını karartmadık.”
“Sen öyle san,” dedim.
“Lan oğlum, yoksa...” dedi, ama arkasını getirmedi.
Şakalaşmaya hazır, neşeli, fırlama bakışı dondu kaldı.
Ne gördüyse yüzümde?
***
Behçet Çelik, Düğün Birahanesi'nde derinden gelen, kolay seçilemeyen uğultulara kulak vermeye davet ediyor okuru: Hayatın akıntısına kapılmış olsalar da, kendi iç seslerini dinlemeye çalışan, sakin ama huzursuz kişilerin yalın, incelikli hikâyeleri.
Aynı kişiler, farklı hikâyelerde karşımıza çıkabiliyorlar. Ama sahneye çıkmaktan hoşlanan insanlar değiller bunlar; kendilerini göstermiyorlar, şöyle bir görünüyorlar. Değil başka bir hikâyeye karışmak, kendi hikâyelerinin ve hayatlarının akışını bile değiştirmek istemiyor gibiler. Biriyle başka bir hikâyede yeniden karşılaştığımızda emin olamayışımız bundan: O mu, başkası mı? Ne onlar geveze çünkü ne de hikâyeler.
Benzer, ama birbirlerine değmeyen hikâyeler.
Behçet Çelik, Varlık dergisinde ilk öyküsünün yayımlandığı 1987’den bu yana öykü yazmayı sürdürüyor. 1989’da Akademi Kitabevi Öykü Başarı Ödülü’nü kazanan Çelik, Yazılı Günler dergisinin yayıncıları arasında yer almıştı. Halen düzenli olarak Virgül dergisinde yazmayı sürdüren yazarın önceden yayımlanmış yapıtları: İki Deli Derviş (Yazılı Günler Yayınları, 1992), Yazyalnızı (Yazılı Günler Yayınları, 1996), Herkes Kadar (İletişim Yayınları, 2002).